Bu sene 4. Bumerang Blog Ödülleri öncesinde Taksim Intercontinental’de düzenlenen Bumerang Content Marketing Konferansı & İyi İçerik Atölyesi’ne ben de katılmaya hak kazandım ve inanılmaz keyilfli bir gün geçirdim! Bumerang yetkililerinin beğendikleri blogların yazarlarını davet ettikleri bu özel organizasyonda yer alabildiğim için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam! Bahçeşehir’den Taksim’e gitmek için çıktığım uzun yolda otobüs seferlerinin aksaması sebebiyle buz gibi havada durakta tamı tamına 1 kocaman saat beklemiş olmam bile bu güzel güne gölge düşüremedi. Gelelim #BUM14’te yaşadıklarıma… Organizasyon, saat 12:45’te kayıt ile başlayarak akşam 19:00 civarında Instagram fenomeni Sezgin Yılmaz @SezYilmaz‘ın atölyesiyle sona erdi. Kaydımı yaptırır yaptırmaz sıcak bir çay alarak kendim gibi bu işi yapmaktan zevk duyan arkadaşların olduğu bir masaya eklenerek aralarında tüm günü birlikte geçirdiğim Style Hijab Blog‘un sahibesi Elif’in de olduğu çok tatlı insanlarla tanışma ve harika bloglarını keşfetme fırsatı yakaladım. Tabii ki organizasyon öncesinde ve süresince kendi ellerimle yaptığım kartvizitlerimi de bol bol dağıttım ve karşılığında da bir o kadar kartvizit topladım.
İlk olarak, değerli gazeteci Ertuğrul Özkök’ün konuşmasını en ön sıradan, kendisiyle sanki birebir sohbet ediyormuş hissiyle izleme şansı yakaladım. Hatta, konuşmasının bir bölümünde SinCity filminden gösterdiği bir sahnede Mickey Rourke’un ismini hatırlayamadığında ben söyleyerek yardımcı oldum ((: Kendisinin konuşması bittikten sonra da gidip elini sıkıp tanıştım 🙂 Selfie çekmeye ne yazık ki fırsatım olmadı çünkü herkes benim gibi kendisiyle tanışmak için anında etrafını sardı. Gün içerisinde katıldığım tek konferans kendisininki oldu çünkü blog yazarlığı ve sosyal medya ile alakalı öğrenebileceğim her şey çok değerli olduğu için günümün geri kalanını “İyi İçerik Atölyesi”nde geçirmeyi tercih ettim.
Atölye’de ilk sırada benim de severek takip ettiğim ByWonderland markasının yaratıcıları, sevgili Oylum ve Onur vardı. İnanılmaz tatlı bir enerjiye sahip olan çift; yaptıkları işe nasıl giriştiklerini, nelere önem verdiklerini, sosyal medya stratejilerini, önümüzdeki iki yıl içerisindeki hedeflerini ve faydalı önerilerini birbirlerine attıkları aşk dolu bakışlar ve tüm içtenlikleriyle bizlere anlattılar. Anlattıklarından aklıma en iyi yer eden şey “Ne kadar sıklıkta yazman gerektiğini söyleyen kalıpları boşver, sık ama boş yazmaktansa – az ama dolu ve içten yazmak daha önemli“. Şahsen, arkasında çok büyük bir ekibin yer aldığını düşündüğüm ByWonderland’i sadece ikisinin omuz omuza vererek yürüttüğünü öğrenince çok şaşırdım ve hem imrendim, hem de çok takdir ettim!
Okumaktan keyif aldığım, kalemini hep okunası bulduğum Bahar Akıncı‘nın atölyesi de çok keyifliydi. Kendisinin başarı öyküsünü dinlemek, uzun yıllar verdiği uğraşları duymak ve sonunda nasıl şuanda olduğu yere geldiğini öğrenmek gerçekten ilham vericiydi. Kendisinin anlattıklarından çıkardığım derslerden en güzeli, “insanın kendi yeteneğinin ne olduğunun farkına varması gerektiği“ oldu. Ben hep bu konuda sorun yaşar, pek çok şeyi aynı anda yapmaya çalışır ve sonunda bıkarak her şeyi bırakırım da. Biz hatunlar için her zaman sosyalleşmek adına çok iyi bir yer olan bayanlar tuvaletinde de kendisiyle karşılaşınca kartımı vermek istedim, seve seve kabul ederek el yapımı olduklarını söylediğimde ise şaşırarak çok beğendiğini ifade etti. Çok içten, şık, güler yüzlü ve harika biriydi!
Ardından Youtube Türkiye’den sevgili Sırma Doğan, Youtube’da başarılı videolar ve V-Loglar oluşturmanın püf noktalarını ve Youtube ile iş ortaklığı kurmanın önemi ve yöntemlerinden bahsettikten sonra Youtube ile ilgili sorulan her türlü soruya sabırla teker teker cevap vererek bir sürü harika not almama vesile oldu. Not almaktan kendisinin fotoğrafını çekememişim bile!
Kısa ve keyifli bir kahve molası sırasında etkinliğin sponsorlarından biri olan Line’ın standında çekiliş etkinliklerine katılırken, şirketin “Global Business Development Manager”ı olan güzellik abidesi Elina Eun ile sohbet etme şansım oldu. İngilizce’yi nerede ve nasıl öğrendiğimi sorduktan sonra benim Türk’e benzemediğimi, Kore’de yaşasam sadece Korece öğrenerek hayatıma hiç yabancılık çekmeden devam edebileceğimi söyledi. :)) Buradan NYC’de yaşayanlara da bir müjdem olsun, bu ay 1515 Broadway – Times Square’de Line’ın birbirinden şirin emojilerinden yararlanarak tasarlanmış giyimden, aksesuar ve hediyelik eşyalara kadar pek çok sevimli ürünün satıldığı bir “Line Friends Pop-Up Store”u açılmış. Bu dükkanın şuan dünyada bir ilk olduğunun da altını çizmeliyim! Katıldığım çekilişlerden biri iPad çekilişiydi, tabii ki bana çıkmadı. Bir diğerinde ise bu şirin magnetleri kazanarak magnet koleksiyonuma yeni üyeler katmayı başardım. 🙂
Gün boyunca dinlediğim konuşmacılardan en çok güldüğüm isim ise kesinlikle Play Tuşu‘nun kurucusu olan Doğu Orcan’dı. 🙂 Çok sevdiğim Amerikan Aktör olan Jason Lee‘ye inanılmaz benzettiğim Doğu’nun anlatım tarzı, hazırladığı sunumu ve tabuları umursamadan kullandığı argo kelimeler bana gerçekten çok samimi ve yakın geldi. Yerinde bir türlü durmadığı için en çok kendisinin fotoğrafını çekmek zorunda kaldım ve fotoğraflara dikkatli bakarsanız her bir sırada delilercesine dansediyormuş gibi çıkmış. Sanki sahnedeki bir arkadaşımmış gibi garip bir şekilde tanımadığım bu adamla gurur duydum! “Tabuları yık, kuralları çiğne, ilk etapta bir şeyi kafana takma, sevdiğin şeyi, sevdiğin şekilde yaz – çiz – karala ve en önemlisi de korkak olma!” Sunumunda değindiği felaket başlıklar sonrasında Play Tuşu’nda David Guetta’nın bir haberine attıkları başlığı paylaştığında resmen gözlerimden yaşlar geldi! Gerçekten de yerin *cuk* diye oturan bir başlık olmuş, harbiden tebrikler! Merak ettiyseniz buyrunuz!
Instagram fenomeni Sezgin Yılmaz’ın ise Instagram algoritmasını nasıl çözdüğünü, bu süreçte yaklaşık iki yıl boyunca geceleri sadece ikişer saat uyuduğunu duymak “hiçbir şeyin kolay elde edilmediğini ve no pain, no gain” farketmemi sağladı. Şuanda 46,000 adet “beğeni” alan fotoğrafları olan bu adam sanki başardığı şey çok kolay bir şeymiş gibi o kadar rahat, o kadar alçak gönüllü ve o kadar “bizden”di ki, gerçekten hayran kalmamak elde değildi. İleride kendisinin çok daha iyi yerlere geldiğini göreceğimizden eminim.
Her konferans ve toplantıda olabildiği gibi etkinlik bir saat sarkarak 19:00’da sona erdi fakat ilk defa bir konferansın bittiğine içtenlikle üzüldüm! Yenilerine katılabilmek, yine ve yeniden güzel ve keyifli anlar geçirmeyi kendim için diliyorum! Tüm Hürriyet & Bumerang ailesine bu güzel gün için teşekkür ederim!
Ebru Karaçar kaçar!
inanmıyorummm 🙂 ne güzel özetlemişsin, eline sağlık. Özellikle beni de eklemiş olman çok hoşuma gitti 🙂 gelecek organizasyonda yine görüşmek üzeere 🙂 iyi ki tanışmışız… :*
Canım, göz atmak için siteme uğramana ve beğenmene gerçekten inanılmaz sevindim! Tabii ki de ekleyeceğim, tümmm günümüz birlikte geçti yani o kadar da olsun artık! Bence de iyi ki tanışmışız. :)) En yakın zamanda umarım yollarımız yeniden kesişir! <3
Ebrushk:) geç de olsa bloğunu buldum inceliyorum:) çok eğlenceli ce pozitifsin, seninle tanıştığıma da bu güzel günde çok mutlu oldum…sevgiler
Sezen’cim merhaba, bu ne kadar güzel bir sürpriz oldu anlatamam! 🙂 Zaman ayırıp bloguma uğradığın için çok teşekkür ederim! Ben de seninle tanıştığım için çok mutlu oldum! Sevgiler! <3