Şimdi bir başlıyormuşum, “Ay Sosyal Medya’dan çok sıkıldım. Bundan sonra arınma, zen blah blah” diye… 😂 Yok yok, “Instagram’da neden 100’den fazla fotoğrafımı sildim & silmeye devam ediyorum?” başlığının bunlarla hiiiiç alakası yok. Başlığı okuyup buraya geldiyseniz sizin de bu alanla ilgili olduğunuzu öğrenmiş oldum! 🙂 Azıcık kim olduğunuz ve hangi konular hakkında yazdığım şeyleri okumayı daha çok sevdiğinizi bana yazsanıza! Benim açımdan sizlere hangi yazı türlerinin daha çok fayda sağlayacağını bilerek fikir üretmek süper olur.
Bunu söylemekten hiç bıkmayacağım ve yine söyleyeceğim: “Sosyal Medya yönetimi çok zor iş arkadaş!” Fikir üret, o fikirle alakalı yapman gereken bir sürü şeyi yap (çekimi gerçekleştir, editle vs) son olarak da yayınla. Sonra, onun istatistiklerine bak vesaire derken işin sadece “fotoğraf paylaşmak” olmadığı konusunda hemfikirizdir sanırım… İnsanların bizim yaptığımız işi nasıl “işten saymadıkları” konusuna girip de kendi kendime dünyayı kurtarmaya filan hiç çalışmayacağım. Çünkü bayramlık ağzımı m
Facebook’u 2005-2006’dan beri kullanıyorum. Elime ilk dokunmatik telefonu 2013’te aldığımdan beri Instagram’da da varım. İlk etaplarda kendisiyle hiç geçinemesek de artık trafiğimin oldukça büyük bir kısmını oradan sağlıyorum diyebilirim. Instagram benim için adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Görsel bir günlük tutmak gibi ve başkalarının tuttuğu görsel günlükleri karıştırıp “like” bırakarak beğendiğini ifade etmek gibi bir şey aslında. Instagram, ilk zamanlarda her yaşadığım olayı ve o an gözüme güzel görünen her kareyi yakalayıp paylaştığım bir yerdi. Geçtiğimiz gün, hesabıma göz atarken farkettim renklerin ve konseptin uyumsuzluğunu…
Son dönemde çok fazla hesabı takip etmeye başladım ve farkettim ki, takip etmeye başladığım on binlerce hatta yüz binlerce takipçisi olan bu hesapların hepsinin tek ortak özellikleri vardı. Hepsinin kendi zevklerine göre belirlediği bir renk skalası ve bir konsepti vardı! İşte tam da o anda kafamda şimşekler çaktı ve sanki aniden aydınlandım!
Ben her çektiğim fotoğrafa hangi efektin daha çok yakıştığını düşündüysem o şekilde düzenleyip paylaşıyordum. Her fotoğrafın filtresi/efekti farklı olduğu için de her bir fotoğraf ayrı ayrı ne kadar güzel olursa olsun profilimin geneline dönüp baktığımda gerçekten tam bir kaos olduğunu farkettim. Olay sadece efektle de bitmiyordu. Instagram’a tam boyutta fotoğraf yüklenemediği dönemden kalan yanları boşluk olan fotoğraflar, üst ve alt kısımları boşluklu olan fotoğraflar, farklı tonlar “blah blah” derken baktıkça içim daraldı ve hiç tereddüt dahi etmeden en eskilerden başlayarak silmeye başladım. 1’le başladım, 10 oldu, 20 derken bir de baktım ki 100’lercesi gitmiş ve her geçen gün silmeye de devam ediyorum.
Yeni çekip yüklediğim fotoğraflar için ise bir filtre belirledim ve hepsini aynı filtre ile paylaşmaya başladım. Çektiğim fotoğrafın aydınlık karanlık veya doygunluk durumuna göre hep kullandığım filtrenin sadece dozuyla oynuyorum o kadar. Bu silme işlemini yapmaya ve aynı renk skalasına sadık kalmaya dikkat ettiğimden beri 2 hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 40-50 takipçi kazandım.
Her işin bir “kod”u vardır derler ya, sanırım Instagram’ın kodunu kendi açımdan sonunda kırdım ve size de belki bir faydası olur diye burada paylaşmak istedim. Düzen, tertip, tutarlılık ve kararlılık ile neden benim ve sizin de on binlerce hatta yüz binlerce takipçisi olan bir hesabımız olmasın?
Bu kadar sözünü etmişken Instagram hesabımı da merak ettiysen buradan göz atabilirsin!
Umarım ufaktan da olsa yardımcı olmuştur bu yazı size, beğendiyseniz mail yazmak yerine aşağıdaki kutucuğa yorum bırakırsanız sevinirim!
Ebru Karaçar kaçar
Bir cevap yazın