
Hobi denilince ilk olarak aklınıza boş zamanları öldürmek gelebilir. Kaldı ki aslında çoğu modern çağ insanı için gerçekten de bunu ifade ediyor. Fakat aslında en az bir hobiye sahip olmak insanı gerçekten derinden etkileyen bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Hatta iddiamı biraz daha öteye taşıyıp bir veya daha fazla hobiye sahip olmanın özellikle “plaza insanları”na zorunlu kılınması gerektiğini düşündüğümü söyleyebilirim. Günlük hayatımda pek çok insanla karşılaşıyorum ve hobi sahibi olanlar ile olmayanları ayırmak o kadar kolay ki. Hobi sahibi olanlar ile daha derin – entellektüel sohbetler edebiliyor, diğerleri ile ise yalnızca iş konuşabiliyorsunuz. “Acaba kimleri kastediyor, benim çevremdeki hobisizler kimler?” diye düşündüyseniz, bu insanlar genellikle kendilerini mesai saatlerinden sonra gecenin köründe mail atmalarıyla belli ederler. 😂 (heşteg no layf)
Yalnızca bizim Türk insanında mı var bu her şeyi abartma olayı – sanki dünyada işten başka bir şey yokmuş gibi davranmak, kraldan kralcı olmak vs. bilmiyorum ama ASLA sağlıklı bir şey olmadığı kesin. Burada hem psikolojik hem de fiziksel sağlıktan bahsediyorum. Hobisi olan insanlar daha enerjik, daha pozitif ve daha mutluyken; hayatında işten başka bir şeye önem vermeyenlere baktığımda sürekli bir gergin, hırslı, negatif, haksız eleştirel, mutsuz ve huzursuz. 🤪
Bu türleri kollarından tutup “Yahu arkadaşım git bir deşarj ol, git bir dans et, şarkı söyle, tepin, koşu yap, ne bileyim istersen amuda kalk ama bize bulaşma!” diye bağırıp sarsmak istiyorum. Bir gün bunu yapacağımdan da cidden korkuyorum. 😫 Hayattaki her şey para değil, her şey unvan değil, her şey iş değil. Sen de insansın, senin de mutlu olmaya hakkın var, senin de gülümsemeye ve gülümsetmeye ihtiyacın var. Bu hırs, mutsuzluk, negatiflik ve elektrik niye?
Çok saçma gelecek belki size ama bu son 3 yılda o kadar çok şey yaşadım ki henüz 30 yaşında olmama rağmen kafamda yüzlerce beyaz saç var artık ve her biri yaşadığım ve öğrendiğim şeylerin birer izi. Bu hayatta kendinize vakit ayırmak, dünyadaki en saçma şey olsa bile sizi mutlu eden şeylerle ilgilenmek insanın hem ruhuna hem de fiziki sağlığına çok iyi geliyor. Günlük hırslara kapılıp hunharca çalışmak, kendini paralamak; yolun sonunda size yol, su ve elektrik olarak geri dönecek. Kazandığınız paralarla alacağınız o evler ve arabalara sağlığınız yokken sahip olmanın hiçbir anlamı olmayacak, bunu asla unutmayın.
Kendinize bir hobi bulun – illaki parayla yapılan bir şey olmak zorunda değil – atıyorum bulmaca veya sudoku çözmek bile size hiç hayal dahi edemeyeceğiniz şekilde iyi gelebilir. Kendinizi bir bitki gibi düşünün, kökleriniz toprakta, suyunuz da veriliyor ama gün ışığı alamıyorsanız gün sonunda çaresizce ölürsünüz. Ha bedeniniz ölmüş ha ruhunuz, biri olmadan diğerinin hiç anlamı yok. Doğru hobiyi bulmak zaman alabilir ama doğru olanı bulduğunuz zaman o hissi bir kez tattığınızda bir daha bırakamayacaksınız.
Hobisi olmayan çoğu insan bence yetenek ile hobi kavramlarını karıştırıyor. Bir şeyden keyif almanız onu yaparken mükemmel olmak zorunda olmanız anlamına gelmez. Mükemmellik kavramı da zaten kişiye göre değişir ama siz de benim gibi ruh hastası bir mükemmelliyetçiyseniz lütfen bu iki kavramı birbirinden ayırın! Atıyorum resim yapmak sizi rahatlatıyorsa ama sadece çubuk adam çizebiliyorsanız, resim yapmaktan vazgeçmeyin. Çubuk adam çizmeye devam edin. Hobiler mükemmel olduğunuz için değil; sizi mutlu ettiği için yapılır. 👊
Bunu bu kadar uzun uzun yazdım ki, ara ara girip yazılarımı okuduğumda ben de hatırlayayım. Zaten sahibi olduğum hobilere daha da çok vakit ayırayım… Size en iyi gelen hobiler neler bu yazının altına bir iki yazın da hobisi olmayan arkadaşlara da fikir olur belki birine faydamız dokunur. Veya siz de benim gibi plaza insanıysanız, diğer plaza insanı arkadaşlarınıza bu yazının linkini gönderin, onlar da başkalarına göndersinler. Belki bir iki kişiyi kurtarırız ne dersiniz?
Öpüldünüz. Ebru Karaçar kaçar.
Bir cevap yazın